Bişeyi ööle diller durusan olucaa bu
Amat Bilir
Osman Usdeelin Osman’ın otelinin baccasında bi muz aacı var bilader. Engi muz, üç dörd senedir iki gomşuyu biribirine gadmış. Muz da eşşeg muzuumuş. Endee muz aacı, muzunu Fari Yiğid’in otelinin yolunun üsdüne dooru doorurumuş. Eşşeg muzu güneşi, Hacı Çavış’ın Fari’nin o tarafdan gördüünden, günebakan çiçee gibi o tarafa dönüveririmiş. Faari Yiğid de her sene Osman Usdeelin Osman Ertunç’a "Endee muz benim yolun üsdüne dooru geliveri, endene ortag olucaz" derimiş. Osman da "A bilader, muz benim baccada, gövresini ben veririn, benim suyulan sulanır, senile neci ortag olucaz, sana bi barmag muz bile vermem" derimiş. Fari Yiğid de, "Endee muz benim yolumun üsdüne dooru meyva veriyoru. Endeende benim haggım var" derimiş. Velasıl kelam bu ikisi senelerdir engile çekişillerimiş. Ellelem, Faari endee işi bi abugada danışmış. Abugat "İsdersen keşif isdeyelim" demiş. Emme lekin Hacıçavışların Faari, "Harcı mesarifini gurtarmaz. Atdıın daş gurbaayı ürküdmez" deyi bi boy düşünürümüş. Osman Ertunç da endee işi Angara’da tanıdıı, baya galıplı bi abugata danışmış. Abugad "Muz aacı da, meyvası da senin" demiş. Osman, Faari’ye "Bilader, ben muz muz heç bişey vermen" derimiş.
Bunlar bööle çekişirkene, öndüün biri muzu kesib gedmesin mi? Velasıl kelam, dilleye dilleye muzu çaldırmışlar. Hindi ikisi de gilig yudmuş bozalag gibi düşünüllerimiş. Hindi burdan Alanya Muzcularının İreyisi Hüseen Güney’e sesdeniyom. Fari Yiğid’ile Osman Ertunc’a birer dal yelli muzu yolla da, aazlarının dadııla bi muz yesinler.
Benden böönlüg bu gadar. Hadi galın saalıcaala.